Hayat bazen sırtından vurur insanı...Yanlış aşklarla, yanlış insanlarla, yanlış hayatlarla karşılaşırsın; bazen teğet geçersin, bazen bodoslama onların kucağında bulursun kendini.
Her şey, Bekir’in altında pantolon üstünde pijamayla ekmek almak için bakkala koşmasıyla başladı… İşte o gün perde dedi yanlışlıklar komedisi… Bekir ekmek almak için çıktığı eve iki yıl sonra döndü…
Ölenin arkasından iyi konuşulmadığı, kalanın esamisinin okunmadığı zamanlardı… Kazım’ın tabancası, Bekir’i öldüren mangal şişi, Sacit’in bilekliği, Cavidan’ın pembe fuları, Tonguç’un mavi tulumu, Çağatay’ın takkesi, Muzaffer’in Samsun paketi, Mevlüt’ün kibrit kutusu, Mahmut’un süpürgesi şahitti her şeye… Bir de 84 model kız gibi Şahin... Yalan yanlış yaşanan hayatların sonu mu gelmişti, yoksa yeniden, en baştan yaşanmaya mı başlıyordu her şey, belli değildi. Zaten, bu işler asla belli olmazdı, kimse ne başını bilebilirdi ne de sonunu…