Günümüzde markalar bizi kandırarak ‘sürdürülebilirlik’ çevresindeki kararlarımızı ‘azamileştirmeye’ çalışıyor; tam şeffaflık adı altında karmakarışık olgular, insanı bunaltacak nitelikte verilerle bizleri bombardımana tabi tutuyorlar. Çoğu markanın tutumu, iş sürdürülebilirliğe geldiğinde bundan daha az sürdürülebilir olamaz.
Bugün, başarılı marka yöneticileri tüketicilerin güvenini kazanmanın asıl nokta olduğunu biliyorlar. Peki, bunu başarmanın yolu nereden geçiyor?
Müşteri ve marka arasındaki etkileşimlerin kalitesini artırmayı ele alan derin içgörülerden oluşan Değerli Marka sektör veya pazar ayrımı yapmaksızın meselenin kalbine iniyor.