Gülmece edebiyatımızın doruktaki yazarı Aziz Nesin’den seçme öyküler… Toplumsal düzendeki çarpıklıklardan bir asır geçse de değişmeyen bildik dertlerimize, en naif yanlarımızdan garip kurnazlıklarımıza bir memleketin portresi…
Seçmek elimde olmadığı için, çok uygunsuz bizamanda doğmuşum; Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı, en ateşli günleri, 1915’te... Yine seçmek elimde olmadığı için, yalnız uygunsuz zamanda değil uygunsuz biyerde doğmuşum: Türkiye’nin en büyük zenginlerinin oturduğu İstanbul adalarından Heğbeliada’da... Heğbeliada, zenginlerin yazlığıdır. Ama zenginler, yoksullar olmayınca yaşayamadıklarından, yoksullara çok gereksindiklerinden, biz de Heğbeliada’da otururduk. Bu sözlerimle şanssız olduğumu söylemek istemiyorum. Tersine; zengin, soylu ve ünlü bir aileden gelmediğim için kendimi çok şanslı sayıyorum. Adımı “Nusret” koymuşlar. Bu Arapça kelimenin Türkçesi “Tanrı yardımı” demektir. Tam bize uygun bir addır. Çünkü, başka hiçbir umutları olmadığından, ailem bütün umudunu Tanrı’ya bağlamıştı.