Küçük salonun fes renginde kalın ve ağır perdeli geniş penceresinden dışarısı muhteşem, parlak bir suluboya
levhası gibi görünüyordu…
Saf mavi bir sema.
Çiçekli ağaçlar…
Uyur gibi sessiz duran deniz…
Karşı sahilde mor, fark olunmaz sisler altında, dağlar, korular, beyaz yalılar…
Bütün bunların üzerinde bir esâtir rüyasının havaî hakikati gibi uçan martı sürüleri !