"... O hâlâ buradayken her şey yolunda, her dakika çıkıp ona bakabiliyorum; ama yarın onu alıp götürecekler. Peki, ben burada yalnız başıma nasıl kalacağım? Şimdi oturma odasında masanın üzerinde duruyor. İki oyun masası yan yana kondu. Yarın tabutu getirecekler. Beyaz bir tabut. Beyaz gros-de-Naples1 sarılı bir tabut. Neyse, söylemek istediğim bu değildi... Durmadan yürüyorum. Bütün olanları kendime açıklamaya çalışıyorum. Altı saattir bunu yapmaya uğraşıyorum ama düşüncelerimi bir noktada toplayamıyorum bir türlü. Yapamıyorum. Yapamıyorum. Hep yürüyorum, yürüyorum, yürüyorum, derdim bu..."