Dünya tanrısı çıldırmış, bir erkek ve bir kadın dışında bütün yaşamı yok etmişti. Toprak bir kafatası gibiydi, çukurları kuru, nehir yatakları gri, yüzeyi maden griliğinde. Kadınla erkek gözyaşlarıyla suladı toprağı ve tekrar verimli kıldı, böylece yaşam geri döndü dünyaya.
Halil Cibran'ın Dünya Tarihi adlı kitabı yukarıdaki tek tanrı idolünü kıran ve bu sayıyı üçe çıkaran üçlü bir duygu yoğunluğu taşıyor: Güce olan inanç, dünyayı yönetme isteği ve 'bugün'e duyulan yüce aşk.
Bu anlatım tarzı üç tanrıya, yadsıma, onaylama ve uzlaşma kavramlarıyla teatral bir kişileştirme sağlar. Epik anlayışın edebi bir anlatımı olan Dünya Tanrıları sevginin her şeyi kucaklayan gücüyle metinde temel öge olan keder duygusunun egemenliğinin hayranlık uyandırıcı bir birleşimidir. İnsanın ruhsal yaşamında bu üç güç arasındaki salınımlar ve bu uyumsuzlukların yol açtığı çatışmalar, gerilimler ona kitaplarını yaratmada 'Ozanın Cehennemi' olarak tanımladığı bir esin sağlar. Cibran, Dünya Tanrıları'nda 'Yavaş bir doğuştaki tanrıdır insan!' derken 'Sen bir insansın, daha fazlası değil Tanrı!' diyen W.Blake'i yankılamaktadır.